Türkiye’nin önde gelen organik ve biyolojik gübre ve bitki koruma ürünleri üreticisi olarak, işimizin doğası gereği faaliyetlerimizin merkezinde sürdürülebilirlik yer alıyor. Çevresel ve sosyal alanda fayda yaratan iş modelimiz ile insan ve tabiat sağlığını korumaya öncelik veriyoruz. Çünkü, sağlıklı tabiat olmadan bireylerin de sağlıklı olamayacağını biliyoruz.
Sürdürülebilirlik amacımız olan “Doğadan Gelecek Var” ile doğadan ilham alarak geliştirdiğimiz yenilikçi ve verimli çözümlerle toprak ve insan sağlığını koruyor, ülke tarımına ve çiftçilere güç katıyoruz.
Sürdürülebilirlik amacımızı gerçekleştirmek üzere tarım sektörünü doğrudan etkileyen küresel koşullara yanıt veren ve değer yaratan çözümler geliştiriyoruz. Bu kapsamda iki stratejik alana odaklanıyoruz: İnsan sağlığının korunması ve tabiatın korunması.
Sürdürülebilirlik amacımıza ulaşmak için çok paydaşlı girişimler ve iş birlikleri, müşteri memnuniyeti, iş sağlığı ve güvenliği ve çalışan gelişimi alanlarından destek alıyoruz.
Küresel Zorluklar
Küresel trendlerin iş dünyası üzerindeki etkisi her geçen gün artırıyor. Organik ve biyolojik gübre ve bitki koruma sektörü üzerinde etkisi olan trendler değişen tüketici davranışları, nüfus artışı ve gıda güvenliği, kısıtlı doğal kaynaklar, iklim değişikliği, teknoloji ve dijitalleşme olarak öne çıkıyor.
Değişen tüketici davranışları
Son yıllarda sağlıklı yaşam konusunda tüketicilerin daha bilinçli hale gelmesi tamamı organik olan biyolojik zirai girdiler sektöründeki talebi doğrudan etkiliyor. Daha yüksek kalitede gıda ve gıda güvenliği standartları talep eden bu bilinçli topluluk; sentetik gübre, pestisit, herbisit kullanımı ve bunların zararlarının farkında olarak konusunda üretici üzerinde bir baskı kuruyor. Artan talep sebebiyle bu sektörde bulunan şirket sayısının hızla artacağı öngörülüyor. Müşterilerin beklenti ve taleplerine yanıt verebilen ve güçlü bağlar kurabilen şirketlerin daha öne çıkması kaçınılmaz görünüyor.
Nüfus artışı ve gıda güvenliği
Birleşmiş Milletler, dünya nüfusunun 2050 yılında 9,7 milyara ulaşacağını öngörüyor. Gelecekte sürdürülebilir tarım uygulamalarıyla gıda talebini karşılamak sadece sentetik gübre kullanarak mümkün görünmüyor; doğal kaynaklar üzerinde etkilerin azaltılması için organik gübre kullanımına ihtiyaç bulunuyor. Su kirliliği, toprak tuzluluğu, asit seviyesinin artması ve toprakta kimyasal madde birikimi gibi olumsuz etkileri olan sentetik gübreler, verimli tarım alanlarının kaybına ve üretim yapılacak alanların daralmasına sebep oluyor. Organik ve biyolojik gübrelerin, toprak düzenleyicilerin ve bitki koruma ürünlerinin kullanımının artması ve sentetik gübre ile uyumlu bir şekilde doğru formülde kullanılması doğal dengenin tekrar kurulması ve ekin kalitesi ve güvenliğinin sağlanması açısından önem taşıyor.
Kısıtlı doğal kaynaklar
İnsan kaynaklı faaliyetler ve özellikle artan dünya nüfusuna yönelik yiyecek tedariki sorunsalı kısıtlı olan doğal kaynakların üzerinde baskı oluşturuyor. Kaynakların hızlı tüketilmesi dünyanın birçok yerinde toprak dejenerasyonuna ve toprak verimliliğinin azalmasına sebep oluyor.
Organik tarımın doğal girdiye odaklanması ve agrokimyasalları reddetmesi, kısıtlı ve hızla tükenmekte olan doğal kaynakların korunmasına katkı sağlarken, aynı zamanda üretim potansiyeli yüksek tarım alanlarının kaybını önlüyor. Biyolojik ürünlerin kullanılması bitkilerin kullandığı karbon, azot, organik madde ve diğer elementlerin üretim sonrası da toprakta korunmasını sağlayarak tarımsal aktiviteleri döngüsel hale getiriyor.
İklim değişikliği
İnsan kaynaklı faaliyetler sonucu atmosferde bulunan karbondioksit seviyesi her geçen sene artıyor. Hayvancılığın da içine katılmasıyla tüm tarım sektörü, küresel sera gazı salımlarının %21’inden sorumlu durumda. Sera gazları içinde bulunan metan ve azot oksit salımları konusunda da tarım sektörü en önde yer alıyor.
Organik gübreler, toprak sağlığının korunması ile birlikte hava kirliliğinin önlenmesi konusunda önemli bir role sahip. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) verilerine göre her nitrojen uygulamasının %1,6’sı nikrojen oksit ve çeşitleri olarak havaya karışıyor. Nitrojen gübrelerini üretmek küresel fosil enerji kullanımının %1’ine denk geliyor. Ayrıca üretim, dağıtım ve uygulaması küresel sera gazı salımının %2,5’ine denk geliyor. Organik ve biyolojik gübre kullanımı metan (CH4) ve azot oksit (N2O) emisyonu, agrokimyasal girdi, tarımsal operasyonlar ve karbondioksit tutulması gibi alanlarda sentetik gübre kullanımına göre %13 iyileşme sağlıyor. Organik ve biyolojik gübre kullanımının gelecekte artması, atmosferden çekilen sera gazı oranlarının da artacağı anlamına geliyor.
Teknoloji ve dijitalleşme
Organik gübrelerin çoğu bileşeni bitki ve hayvan atık yan ürünlerinin kullanılmasıyla elde ediliyor. Biyolojik ürünler ise bitkinin gelişmesi ve korunması için faydalı olduğu tespit edilen bakterilerin izole edilerek çoğaltılması sayesinde elde ediliyor. Organik ve biyolojik ürünler sektöründe biyoteknoloji açısından büyük fırsatlar bulunuyor. Faydalı bakteriler gibi biyolojik ürünlerin üretim sırasında ham madde olarak kullanılması ve oluşan ürün ile yaratılan değer sektörün yenilikçiliğini öne çıkarıyor.
Bunun yanı sıra, gelişmiş ülkelerde değişen diyetler organik yiyecek pazarı üzerinde bir talep oluşturuyor. Günümüzde ve gelecekte oluşacak gıda talebini karşılamak için organik ve biyolojik ürünler pazarının mahsul verimi ve miktarı konusunda araştırma ve geliştirmeye daha fazla yatırım yapması gerekiyor.
Gelecek yıllarda özellikle döngüsel ekonominin öneminin daha da artmasıyla organik ve biyolojik gübre ve bitki koruma ürünlerinin ham madde kaynaklarının da çeşitleneceği öngörülüyor. Farklı kaynaklardan üretilebilecek daha ucuz ham madde kaynağı bulmak ve geliştirmek için Ar-Ge yatırımlarının artması bekleniyor.
Küresel Hedeflerin Gündemine Katkı
Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA) kamudan iş dünyasına kadar küresel bir gündem sunuyor. Küresel Amaçlara ulaşmak, özel sektöre yönelik pazar fırsatlarında yaklaşık 12 trilyon ABD doları sağlama potansiyeli barındırıyor. Organik ve biyolojik gübre ve bitki koruma ürünleri sektörü ise Küresel Hedeflere doğrudan ve dolaylı katkılar sağlıyor.
“Doğadan Gelecek Var” ile Açlığa Son (2), Sağlık ve Kaliteli Yaşam (3), Temiz Su ve Sanitasyon (6), Sanayi, Yenilikçilik ve Altyapı (9), Sorumlu Üretim ve Tüketim (12), İklim Eylemi (13), Sudaki Yaşam (14), Karasal Yaşam (15) ve Amaçlar için Ortaklıklar (17) hedeflerine katkı veriyoruz.
Doğadan Gelecek Var – Değer Alanları
Sürdürülebilir bir gelecek için önce doğanın geleceğine odaklanıyoruz. İşimizin özünde, doğanın geleceğini güvence altına almak var. Bu doğrultuda geliştirdiğimiz “Doğadan Gelecek Var” sürdürülebilirlik amacımız altında iki değer alanı bulunuyor: insan sağlığını ve tabiat sağlığını korumak.
İnsan Sağlığını Koruyoruz
İnsan sağlığının korunması kapsamında Ar-Ge ve inovasyon, ürün kalitesi ve güvenliği ve daha verimli mahsuller alanlarına odaklanıyoruz.
- Ar-Ge ve İnovasyon: Kuruluşumuzdan bu yana yürüttüğümüz Ar-Ge çalışmaları sonucu tüm ekosistem sağlığını gözeten ve iyileştiren ürünler geliştiriyoruz. Ciromuzun yaklaşık %40’ını Ar-Ge merkezimizdeki çalışmalara ayırıyoruz. Ürünlerimiz ile insanlarda ciddi sağlık problemleri yaratan ve çevresel sorunlara sebep olan çeşitli kimyasal ve ağır metal kirliliğini önlüyor, insan sağlığını ve ekosistemi koruyoruz.
- Ürün Kalitesi ve Güvenliği: Ürünlerimiz kalite ve güvenlik açısından ulusal ve uluslararası lisans, tescil ve sertifikalara sahiptir. ISO 9001 Ürün Kalite Yönetim Sistemi Sertifikası ve Ecocert Organik Tarım Uyumluluk belgesi sahip olduğumuz sertifikalar arasında yer alıyor. Ürünlerimiz bitkilerin direnç ve kök sağlığını olumlu etkiliyor, daha zengin topraklarda kaliteli ve verimli ürünler yetişmesini sağlıyor.
- Daha Verimli Mahsuller: Organik ve biyolojik ürünlerimizi kullanan çiftçiler daha verimli mahsuller elde ederken, topraklarını koruyor, iyileştiriyor ve aynı zamanda son tüketicilere sağlıklı ürünler sunuyorlar. Organik ve mikrobiyal gübre kullanımı sonucu kimyasal gübrelemenin azaldığını ve mahsul veriminin arttığını gösteren alanlarda çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Organik açıdan desteklenmiş verimli mahsuller, insanlarda maksimum emilim gösteriyor ve tüm besinin vücut tarafından alınmasını sağlıyor.